Hasat zamanında toplanıp güneş altında veya farklı yöntemlerle kurutulan bu meyveler, diğer birçok kahve çekirdeğinde olduğu gibi dikkatle kavrulur. Ardından Türk kahvesi inceliğinde öğütülen çekirdekler, yine Türk kahvesi gibi pişirilerek servis edilir.
Türkiye’de Diyarbakır, Adıyaman, Mardin ve Batman’da yaygın olarak tüketilen menengiç kahvesi; 20. yüzyılın başlarında Avrupa’da da tüketilmeye başlanmıştır. Daha çok nefes darlığı, mide rahatsızlıkları, öksürük gibi şikayetlerin giderilmesinde kullanılır. İçerdiği yüksek miktarda E vitamini ile oldukça besleyici bir içecektir.
Dibek Kahvesi
İlk tüketildiği tarihler Osmanlı dönemine denk gelen dibek kahvesi, pek çok kahve çeşidinin aksine ham maddesi ile değil hazırlanma yöntemi ile bu ismi alan bir Türk kahvesi çeşididir. Bu kahve, geleneksel Türk kahvesi çekirdeklerinin çeşitli bitki tohumlarıyla birlikte dibek adı verilen bir çeşit havanda dövülmesiyle hazırlanır. Genellikle ahşap ya da taş malzeme kullanılarak üretilen dibek, sadece kahve değil diğer gıda maddelerini de ezmede kullanılan bir gereçtir. Dibek kahvesi; dibekten gelen kendine has bir tazelik, lezzet ve aromaya sahip olduğu için bu isimle adlandırılmıştır.
Mırra Kahvesi
Muadillerine kıyasla oldukça acı bir lezzete sahip olan mırra, kahvenin birkaç kez demlenmesiyle hazırlanan bir Türk kahvesi çeşididir. Anavatanı Arap coğrafyası olmasına karşın Türkiye’nin Arap kültüründen etkilenen Adana, Gaziantep, Mardin, Şanlıurfa gibi şehirlerinde de sıkça tüketilir.
Dibek kahvesi gibi hazırlanan mırranın en önemli özelliği çok uzun bir süre kaynatılmasıdır. Kaynama süresi o kadar uzundur ki belli aşamalarda telvesi alınıp su eklenerek sürece devam edilir. Hedeflenen kıvama ulaştıktan sonra mutbak adı verilen özel bir kapta birkaç kez süzüldükten sonra tüketime hazırlanır. Şekersiz içildiği ve keskin bir tadı olduğu için bazen kakule ile tatlandırılabilir.