Öyleyse birinci ve ikinci nesil kahve akımlarını üçüncü nesilden ayıran nedir? Bu akımlar neyi ifade eder, ne anlama gelir? Bu içeriğimizde kahve akımlarını her yönüyle sizler için inceledik.
Birinci Nesil Kahvecilik
Emtia kahvesi olarak da bilinen birinci dalga kahvecilik, 1900’lü yılların başlangıcına denk gelen kahve üretimi ve tüketimini ifade eden döneme verilen isimdir. Kahvenin günlük hayata girmeye başlayıp hızla yayıldığı bu dönemde, kahvenin kalitesinden çok niceliği önemliydi. Bir çeşit meta olarak görülen kahve, artan tüketimi karşılamak için üreticiler tarafından olabilecek en hızlı ve kolay hazırlanan alternatifle sunuluyordu. Bu, bugün adını instant ya da hazır kahve olarak bildiğimiz, üzerine yalnızca sıcak su dökülerek birkaç dakikada hazırlanabilen kahveydi. Özel vakumlu paketlerde sunularak raf ömrünün uzatıldığı bu kahve çeşidi, günümüzde düşük kaliteli ve lezzetsiz olarak nitelendirilse de ikinci ve üçüncü dalga kahveciliğin fitilini ateşleyen önemli bir geçiş dönemiydi.
İkinci Nesil Kahvecilik
1900’lerin sonlarına gelindiğinde ise tüketiciler yeni bir kahve deneyimi ile tanıştılar. O dönemde bugünün kahve zincirleri olan Starbucks ve Caribou Coffee ile yükselen bu yeni akım, hazır kahveden espresso’ya geçişi sağladı. Krema, süt ve çeşitli meyve şuruplarıyla tatlandırılarak sunulan espresso kahve; latte, americano, frappuccino gibi ilgi çekici terimlere sahip formlar kazandı. Aynı zamanda istenen yoğunluk ve aromayı yakalamak için kahve çekirdeklerinin kalitesi de önemli bir unsur haline geldi. Böylece hazır kahve yerini herkese hitap edebilecek farklı lezzetlere sahip, kaliteli ve içimi daha keyifli olan espresso bazlı aromalı içeceklere, yani ikinci dalga kahveciliğe bıraktı.
Bu durum pek çok kişiyi doğrudan ilgilendirse de, hemen hemen hepimizin damak lezzetlerine doğrudan hitap ediyor diyebiliriz. Bu yüzden zaman kaybetmeden yeni seçeneklere göz atmakta fayda var.